Maden ve Çevre İlişkisi
Madenciler kömürü, petrolü, doğalgazı keşfedip bulundukları yerden çıkarıp işlemeselerdi, bugün yeryüzünde tek bir yeşil ağaç kalır mıydı?
Yeryüzünde yaşayan yedi milyar insan ve milyonlarca sanayi tesisi ısınma ve enerji ihtiyacını karşılamak için, ormanlardaki ağaçları kesmek zorunda kalacaklarından, yeryüzünde tek bir yeşil ağaç kalmazdı.
Ormanların kesilmeden ayakta kalmasını madencilik faaliyetlerine borçlu olduğumuzu unutmamalıyız.
Madencilerin çıkardıkları kömürler bugün köylere kadar gidip köylülerin bile odun yerine kömür kullanması sayesinde köylerde bile ağaç kesimi azalmıştır.
Isınma ve enerji ihtiyacının, madenlerin olmadığı bir dünyada ne tür çevre felaketlerine neden olabileceğini hiç düşündünüz mü?
Bugün üzerinde yaşadığımız doğal çevrenin, ağacın, ormanın, hiç değilse ayakta kalmış varlığını, belli ölçüde madencilere borçlu olduğumuzu unutmadan sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde madencilik yapmak zorundayız.
Çevre Değerleri Nasıl Korunur ve Sahip Çıkılır?
Çevre değerlerini korumanın bilimsel ve teknik yolu; bir yerde herhangi bir faaliyete başlanmadan önce o yere ait ölçülen çevre değerlerinin, daha sonraki aşamalarda örneğin faaliyet esnasında ve faaliyet bittikten sonra yapılacak ölçümlerle kontrol edilmesinden geçmektedir.
Çevre değerlerini bilimsel olarak ölçüp kıyaslamadan çevreye ilişkin iddialarda bulunmanın bilimsel ve teknik hiç bir yönü olamaz.
Madencilik faaliyetleri geçici faaliyetlerdir. Bir yerdeki maden rezervi bitmeden orayı doğa ile uyumlu hale getiremeyiz.
Anne karnındaki bebeği sezeryanla almak için anneyi ameliyat eden doktor nasıl dikiş atarak açılan bölgeyi kapatıyorsa, madenciler de bir yerdeki maden rezervi bittikten sonra orayı doğa ile uyumlu hale getirecek kapama işlemlerini yapmak zorundalar.
Aradaki fark tıp doktorunun bebeği anne karnını yarıp aldıktan sonra oraya dikiş atabilmesi hemen mümkün olabilmektedir. Doğanın cerrahları olarak yetiştirilen maden mühendislerinin ise kazdıkları yere dikiş atabilmeleri için oradaki maden rezervinin bitmesini beklemek zorundadır.
Bu zaruretin neticesi kazılan yere dikiş atılabilmesi için bazen 4 bazen 10 sene veya daha fazla beklemek zorunda kalmaktadırlar. Bu nedenle madencilik ve çevre ilişkilerinde fotoğrafın sadece bir karesi yerine bütününü göz önünde bulundurarak bir değerlendirme yapmak gerekmektedir.